Suud’un Yemen Planı ve İrancıların Takiyyesi
02.04.2015 tarihinde İktibaslar kategorisine eklenmiş, Kişi Okumuş ve 0 Yorum Yapılmış.
Miraç KARAASLAN
Yemen’e Suud müdahalesine kimi sevindi kimi karşı çıktı. Herkes kendi “cephesinin” maslahatına göre meseleye yaklaşıyor. Hem Suud’dan hem İran’dan beri olan bizlerin sürece bakışı ise tamamen farklı.
İran’ın Sünnilerin cesetleri üzerinde Ortadoğu’da Şii-Safevi imparatorluk hayalleri kurduğu hepimizin malumu. İran’ın hedefi tüm Şii’leri kendi çatısı altında toplamak. Sonra da diğer Sünni bölgeleri işgale kalkışacak. Bu nedenle bir yandan Suriye ve Irak’taki Şii diktatörlükleri tüm gücüyle destekliyor, bir yandan da azınlıktaki Şiileri örgütleyerek ve silahlandırarak diğer ülkelerde Şii bölgeleri oluşturmaya çalışıyor.
Son olarak da Yemen’de bunu yaptılar. Şii Husiler uzun süredir Yemen’de kendi bölgelerini ele geçirmişti ve güneye doğru ilerlemişlerdi. Bir adım daha giderek Yemen’in başkenti Sana’yı ele geçirdiler ve Suud destekli sözde Sünni yönetimi indirdiler. Sözde Sünni, özde laik ve demokrat Yemen Cumhurbaşkanı Hadi ise Sünni halkın çoğunlukta olduğu Aden’e kaçtı. Husilerin Aden’e de girmesi üzerine Suud’un bombardımanı başladı.
Suud dersine çalışmış ki tek başına bunu yapmadı. 10’a yakın Arap devletinden kurulan uçak filosu ile Husi hedefleri bombalandı. Bu sayede Husileri sadece kendisi değil, Arap koalisyonu vurdu. Yani Husilerin ya da İran’ın bu durumda karşı bir tepkisi, tüm bu ülkelere savaş açmak manasına geleceğinden bu yol izlendi. Hatta bir adım daha ileri giderek Ortak Arap Ordusu kurulması konusunda anlaşma yapıldı. (1)
Suud ve diğer Arap devletlerinin askeri olarak beraber adım atması Ortadoğu’daki savaşta bir blok daha oluşturdu.
Ortadoğu denkleminde savaşan bir taraf Şii ittifaktı. İran merkezli bu ittifak başta Suriye ve Irak’ta olmak üzere tüm Şiiler tarafından az ya da çok destekleniyor.
Ortadoğu denkleminde Şii ittifakına karşı Yemen, Suriye ve Irak’ta savaşan diğer taraf ise Küresel Sünni Cihad. Bu safta IŞİD’in ayrılması ile durum daha karışık bir hal alsa da, IŞİD dışındaki tüm Sünni cihadi hareketlerin beraber hareket ettiği ortadadır.
Şimdi de bu iki tarafla da düşman olan yeni askeri blok savaşa girdi; Suud liderliğindeki Arap devletleri. Bu bloku Suud’un petrolleri finanse ettiğinden ön planda kendisi var. Mısır ve Suud, Arap liderliği için 50 yıldır mücadele eden iki devletti, buna rağmen Mısır da Suud’un emrine girmeyi kabul etti. Çünkü darbeyle başa gelen ve şiddetle ayakta kalan Sisi’nin asker ve polislerinin maaşları Suud’dan gelen milyar dolarlarla ödeniyor.
Şii blok ve Küresel cihad bloku savaş halindeydi. Suud bloku da sahneye girince birbiriyle savaş halinde üç blok olmuş oldu.
Bu Suud-Arap ittifakının savaşa girmesi neden oldu? Arka planı masaya yatırmak gerek.
Yemen’in Suud tarafından vurulmasının 2 gerekçesi var.
Birincisi, İran’ın kapısına dayanmış olması artık Suud’un sabrını taşırdı. İran Suud’un kuklası olan Bahreyn’de Şiileri ayaklandırdı, Yemen’de ise başarıya ulaştı. Bu durum Suud’un sahasını daralttı. Ayrıca İran ve Şii Husiler bununla da kalmayıp “Mekke ve Medine’yi özgürleştireceğiz” demeye de başladı. Bunu hem Husi liderleri, hem de sosyal medyada İran sayfaları gündem etmektedir. Yani İran’ın bir sonraki hedefi Suud’daki Şiileri silahlandırıp ayaklandırmak olacaktı. Bıçağın kemiğe dayandığını gören Suud’da parayla satın aldığı diğer Arap diktatörler ile Husileri bombardımana başladı.
Burada şunun altını çizelim. Suud’un derdi Husileri topyekûn bitirmek falan değil. Derdi masaya oturtup iktidarı kendi kuklası olan eski cumhurbaşkanı Hadi ile paylaşmalarını sağlamak. Suud Husiler ile ateşkese ve iktidarı paylaşmaya razı olur çünkü Suud için asıl tehdit Yemen’deki el Kaide’dir.
Burada ikinci gerekçe devreye giriyor. 20 milyonluk nüfusa sahip Yemen’de yüzde 40 Şii nüfus, yüzde 60 Sünni nüfus bulunmakta. Azınlıkta olan Şii Husilerin ülkeyi ele geçirmesine Sünni halk razı olmayacaktır ve Husilere karşı Sünni aşiretler savaşa başlayacaktır. Bu da elbette Yemen’deki en güçlü silahlı Sünni hareket olan Arap Yarımadası el Kaide’ye taraftar sağlayacaktır.
Yemen’de Sünni halktaki esas güç birincisi aşiretler, ikincisi Yemen el Kaide’si yani Arap Yarımadası el Kaidesi’dir (AYEK). Arap Yarımadası el Kaidesi yıllardır özellikle bölgenin güneyinde etkin olup, 2011 yılında Abyan’ı ve çevre şehirleri fethedip Abyan İslam Emirliği’ni ilan etmesiyle dünyada gündeme oturmuştu. (2)
Yemen’deki AYEK’in hem aşiret desteği, hem de alimleri üzerinden halka karşı ağırlığı olduğu ortadadır. Nasıl ki Irak’ta esas olan IŞİD olduğundan Sünni aşiretler onlarla beraber -isteyerek ya da istemeyerek- hareket ediyorsa, Yemen’de de aynı şekilde esas güç Yemen’deki el Kaide’dir ve Şii Husilere karşı Sünni aşiretler Yemen el Kaidesi (AYEK) ile birlikte hareket etmektedir. (3)
Suud bunun önüne geçmek istedi ve Husilere karşı kendi savaş ilan etti. Çünkü Yemen’de Küresel Cihad Hareketinin şehirleri ele geçirmeye başlaması, Suud’u er ya da geç savaş ilan etmeye zorlayacaktır. Çünkü Küresel Cihadın içinde Suudlu gençler çoktur ki başta el Kaide’nin efsane lideri Şeyh Usame bin Laden bu toprakların evladıdır. El Kaide’nin uzun vadeli hedefinde Mekke ve Medine’nin Suud diktatörlüğünden kurtarılması hedefi açıktır. Bu nedenle Suud zindanlarında el Kaide’ye katılmak, yardım etmek ya da sempati beslemekten dolayı içlerinde kadınların da bulunduğu 40 bine yakın muvahhid hapis yatıyor. Suudi gençler Suriye ve Irak’ta cihada muhacir olarak katılan en yüksek katılan grup olduğu gerçeği, Suud için el Kaide’nin asıl yıkıcı tehdit olacağını ortaya koyar. (4)
Husileri kim durdurur ise Sünni Yemen halkı onu sever ve kurtarıcı görür. Bu fırsatı Arap Yarımadası el Kaidesi’ne bırakmamak için Suud kendisi Husilere müdahale etti. Suriye’deki Nusret Cephesi’nin Suriye halkıyla bütünleşmesi gibi, Yemen halkının da AYEK ile birleşmemesi için İran’ın Yemen koluna savaş ilan etmeyi göze aldılar.
* * *
Suud’un bombardımanına sevinenler, İran’ın ilerleyişi durdu diye seviniyorlar. Ama gözden kaçırdıkları bir şey var, o da Suud’un sadece Husileri değil, aynı zamanda Yemen’deki Küresel Cihadçıları da hedef alacağı gerçeğidir. Suud’un televizyon kanalı muhabiri birkaç gün önce yaptığı haberde, Suud bombardımanda sadece Husilerin değil, el Kaide hedeflerinin de vurulduğunu haber yaptı:
https://www.youtube.com/watch?v=fsTIcLsMJUA&feature=youtu.be
Bununla yetinmeyen Suud, Şebve bölgesinde Sünni aşiretleri de vurdu, 17 kişi şehid oldu, onlarca kişi yaralandı. Zaten Suud böyle bir amaç gütmese, ABD’den destek de görmezdi.
Burada bir çift söz de içimizdeki İran âşıklarına söylememiz gerek. Suud’un Husileri bombalaması, birçok sözde İslamcı özde İrancı yazarın aşırı tepkisine yol açtı. Neymiş, Suud Amerikan uşağıymış, Amerika ile beraber Yemen’in içişlerine karışıyormuş, haksız yere uçaklarla bombalıyormuş.
Peki, soralım size… Suud’dan kalkan Amerika’ya ait insansız hava araçları birkaç yıldır Yemen’deki el Kaide ve Sünni aşiret liderleri nokta atışı ile bombalayıp katletmedi mi? Şeyh Enver Evlaki, Şeyh Ebu Hüseyin Mehdi Dabas ve diğerleri… En son da 31 Ocak 2015’te yani bundan 2 ay önce Yemen El Kaidesi’nin ‘Şer’i lideri’ Haris bin Gazi en-Nazari, ABD’ye ait bir insansız hava aracı tarafından düzenlenen hava saldırısı sonucu hayatını kaybetti. (5)
Kimse o zaman Suud ve ABD’ye mahkemesiz keyfi olarak yaptıkları ve katlettiği bu insanlar için tepki göstermedi. Ne zaman ki Husi hedefleri vuruldu, hepsi bas bas bağırmaya başladı! Demek ki ölenler Şii olunca antiemparyalist damarları kabarıyor tatlı su İslamcılarının!
Lübnan’daki Hizbullah lideri Hasan Nasrallah Yemen’in Suud tarafından vurulması üzerine yaptığı konuşmada şunu vurguladı:
Kardeş Yemen halkını hedef alan ABD – Suudi saldırısını ve destek veren ülkeleri şiddetle “kınadı”!
Düne kadar ABD Yemen’i defalarca vurdu bir defa sesiniz çıktı mı? O ABD dediğiniz Suriye ve Irak’ta halkı vuruyor? O zaman neden ABD’ye tepki yok? Emperyalizm karşıtlığınız ölenler Şii olduğunda mı aklınıza geliyor? Lübnan Hizbullah’ı için baş düşman ABD falan değildir, ABD sadece sloganlarının süsüdür.
Daha da garibi, Nasrallah Suudi Arabistan’ı Yemen’e saldırıp İsrail’e karşı onlarca yıldır hiçbir adım atmaması sebebiyle eleştirdi. Sonra da şunu ekledi: “Eğer Suudilerin öncülüğündeki koalisyon savaş uçaklarını İsrail ’e çevirseydi onlara katılırdık.” (6)
Yani şu üç cümle bile Şiilerin ne kadar ikiyüzlü ve yalancı olduğunun ispatıdır. Nasrallah’ın gönderdiği Hizbullah militanları İran’ın emri altında Irak ve Suriye’de Sünni halka karşı savaşıyor. Nasrallah Yahudileri Irak ve Suriye’de mi arıyor? Suud İsrail’e onlarca yıl bir şey yapmamış. Peşinden savaşa girdiğiniz İran İsrail’e bir taş attı mı şimdiye kadar? Şia mezhebinde takiyye farzdır. Bu nedenle bu kadar bariz yalanları ve ikiyüzlülüğü bizzat kameralar karşısında bile yapmaktan utanmıyorlar!
Yemen’deki Husi bombardımanına bir diğer tepkiyi de Hüda-Par gösterdi. Yemen’deki “dış müdahaleyi” kınayan bir bildiri yayınladılar. (7)
Yemen’den önce Suriye ve Irak’taki İran’ın “dış müdahale”sini konuşmamız gerekmez mi? İran bizzat ordu ve komutanları ile Suriye ve Irak’ta savaşıyor. Tikrit çoğunluğu İran’ın Kudüs tugayından oluşan 30 bin Şii asker tarafından kuşatıldı. Başlarında ise bizzat İran devletinin generali Kasım Süleymani var. Daha önce de Suriye Dera’da idi. Ne zamandır Dera ve Tikrit İran’ın “iç işleri” oldu? İran’ın desteğiyle gaza gelen Lübnan Hizbullah’ı artık Irak’ta da savaşıyor. Hatta ele geçirdikleri bölgelere Irak bayrağını değil, kendi bayrağını dikiyor. Bu dış müdahalelere neden sessiz kalınıp bildiriler yazılmıyor?
Hüda-Par bildirisinde Sisi gibi eli kanlı diktatörün de Suud ile beraber hareket ettiğini yazıyor. İran ile hareket eden Esad’dan daha mı kirli Sisi? Hangisi daha çok masum katletti?
Bu konularla ilgili bir başka “İrancı” argümanı da Suud’un ABD ile beraber hareket ettiği. Sormak gerekir; “Kahrolsun ABD” diyen İslamcılar, İran’ın Suriye müttefiki Rusya’da “kahrolsun” mu? İran 5 yıldır Suriye’de Rusya ile hareket ediyor, Rusya’nın ABD’den farkı mı var? Ayrıca İran’ın 30 bin askeri Tikrit’i alamayınca ABD direk havadan İran ordusuna yardım için hedefleri vurmaya başladı. İran şu an ABD ile Irak’ta aynı safta savaşmış olmuyor mu?
Müslümanların göstermesi gereken ilkeli bir duruştur. O da hem Suud’u hem İran’ı reddetmek, zindanları muvahhidlerle dolu bu iki devletin de Müslüman halkların düşmanı olduğunu vurgulamakla olacaktır. Biri ABD’nin diğeri de Rusya’nın Ortadoğu’daki işbirlikçisi olan bu devletler, uyanışa geçen ümmeti köreltmek, direnişe geçen Müslüman halkların cihadına darbe vurmak için tüm güçlerini seferber etmiştir.
Ne Suud ne İran! Yemen’in geleceği Ehl-i Sünnet’in evlatlarına aittir. AYEK’in hâkim olduğu kentlerin başında Abyan gelir. Ve buradan çıkacak ordu kıyamete yakın zafere ulaşacağını hadisler müjdelemektedir.
İmam Ahmed tarafından kendi Müsned’inde ve Taberani tarafından Mucem’ul Kebir isimli kitapta İbn-i Abbas yoluyla rivayet edilen bir hadisinde Rasulullah (sav) Yemen’deki Abyan’ı işaret etmiştir:
“On iki bin kişilik bir ordu, Aden-Abyan’dan çıkacak. Onlar zaferi Allah’a ve Resulü’ne getirecekler. Onlar benimkiler ve onlarınkiler arasında en iyilerdir.” (8)
Üç blok şimdilik Yemen’de savaşa girişecek olsa da, yakında tüm Ortadoğu’da bu üç blokun kanlı bir savaşa girmesi kaçınılmazdır. Suud ve İrancıların hayalleri başka olsa da, ikisinin de yakında içteki isyanlar ile çözülme sürecine gireceği kaçınılmazdır. O günlerin yakın olması duasıyla…
Ümmet-i İslam
-Dipnotlar-
1- http://www.dunyabulteni.net/haberler/325898/ortak-arap-gucu-karari-alindi
2- http://www.kavkazcenter.com/tur/content/2011/06/02/6785.shtml
3- http://www.ummetislam.net/yemende-sii-camilerini-isid-neden-vurdu/
4- http://www.timeturk.com/m/haber.asp?id=858644
5- http://www.timeturk.com/tr/2015/02/05/yemen-de-el-kaide-lideri-vuruldu.html#.VRwHqfmsVNM
6- http://www.radikal.com.tr/dunya/hasan_nasrallah_kararliliginiz_filistinde_neredeydi-1323278
7- http://www.dogruhaber.com.tr/haber/166666-HUDA-PAR-Yemen-e-yapilan-mudahale-icin-uyardi/
8- Hadisin ve Yemenle ilgili diğer hadisleri Şeyh Ebu Muhammed el-Makdisi’nin açıklaması için:http://www.kavkazcenter.com/tur/content/2011/06/25/6880_print.html

Yazar : imamoglumehmet
Yazar Hakkında : Ankara 1973 doğumluyum. Mamak İmam-Hatip Lisesinden 1991’de mezun oldum. 1996’da Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden İyi dereceyle mezun oldum. 1996’da Artvin’de öğretmenliğe başladım. Hâlen Ankara Keçiören Anadolu İmam-Hatip Lisesinde Meslek Dersleri öğretmenliği yapmaktayım.
Sitemizde En Çok Okunan İçerikler




Sitemizde En Çok Yorumlanan İçerikler




Videolar
'Mü'minûn Sûresinden Âhiret Sahneleri' Sohbeti
Lokman Aleyhisselâm'ın Öğütleri (1)
Lokman Aleyhisselâm'ın Öğütleri (2)
Âl-i İmrân Sûresi 190-195. âyetin tefsiri
Düğün Sohbeti
Suriye ve Mısır'daki Kardeşlerimiz İçin Dua
Ahir Zaman Müslümanına Notlar
Arşiv
Etiketler
Tavsiye Siteler
İmam Buhari Vakfı
İyiliğe Çağrı Yardım Derneği