ARAFE GÜNÜ HAKKINDA
18.07.2021 tarihinde Genel kategorisine eklenmiş, Kişi Okumuş ve 0 Yorum Yapılmış.
Allah Teâlâ, bazı zamanları diğerlerinden fazilet bakımından üstün kılmıştır. Ramazan ayının diğer aylara, Kadir Gecesi‘nin diğer gecelere, Cuma ve Arafe gününün diğer günlere üstünlüğü bu meyanda örnekler teşkil etmektedir. Faziletli vakitler, hayatın tek düzeliğinden kurtulmak için bir fırsat olarak değerlendirilebilir. Değerlendirmek istenilen vakit ne kadar faziletli ise, o zamanda yapılan ibadetten istifâde de o derece fazladır. Faziletli zamanlarda insanlar geçmişteki hataların muhasebesini yaparak, gelecekle ilgili projelerini ve yapmak istediklerini belirlerler. Geçmişte yapılan hatalardan dersler çıkarır, daha güvenli, daha dikkatli ve daha mutlu bir hayat geçirmiş olurlar. Arafe günü de değerlendirilmesi gereken mübârek bir gündür.
Faziletli kabul edilen zamanlardan, belki birinci derecede değil ama birisi de Arafe günüdür. Arafe, haccın en önemli farzı olan vakfenin yapıldığı yerin (Arafat) diğer adıdır. Vakfe, kurban bayramının bir gün öncesi olan Zilhicce ayının dokuzuncu günü burada yapıldığından bu güne yevmü arafe (Arafe günü) veya Türkçe‘deki arafe (arife) denilmiştir.
Kur‘an‘da Arafe gününün faziletinden bahseden açık bir âyet yoktur. Bazı müfessirler Arafe gününün de içinde bulunduğu Zilhiccenin ilk on gününe işaret eden âyetlerden birisinin şu olduğunu bildirmektedirler: “Tan yerinin ağarmasına andolsun. On geceye andolsun. Çifte ve teke andolsun.”[Fecr, 1-3] Bilindiği gibi Arefe günü, Zilhicce ayının dokuzuncu günüdür. Arafe gününün faziletiyle ilgili hadis kaynaklarımızda birçok hadis-i şerif mevcuttur.
Rasûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah katında Zilhiccenin on gününden daha faziletli bir gün yoktur.’ deyince bir adam şöyle dedi: Allah yolunda cihad etmek o günlerden daha faziletli değil midir? Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “O günler Allah yolunda cihad etmekten daha faziletlidir. Allah katında Arafe gününden daha faziletli bir gün yoktur. O günde Allah dünya semâsına inerek yer halkı ile semâ halkına övünür ve şöyle der: Uzak dar yollardan gelen, saçı başı dağınık olarak gelen kullarıma bakınız, rahmetimi umuyorlar ve onlar azabımı da görmeyeceklerdir. Arafe gününden başka bir günde kulların daha çok âzâd edildiği başka bir gün yoktur.”[1]
Hadisin baş tarafında “Zilhicce‘nin on gününden daha faziletli bir gün yok” denilirken, devamında “en faziletli günün Arafe günü” olduğu belirtilmiştir. Bu iki ifadeyi şöyle birleştirebiliriz: Allah katında en faziletli günler Zilhiccenin ilk on günüdür. Çünkü bu günler Allah‘ın dünya semâsına indiği günlerdir. Bu günlerin yani Zilhiccenin ilk on gününün içinde de en faziletli gün Arafe günüdür. Hatta İmam Nevevî yılın günleri içinde en faziletli günün Arafe günü olduğunu belirtmektedir.[2]
Ahmed b. Hanbel‘in rivayetinde Arafe günü Rasûlullah (s.a.v.) en çok şöyle dua ederdi:
لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
“Allah’tan başka ilâh yoktur. Onun ortağı yoktur. Mülk ve hamd ona aittir. Hayr onun elindedir. O her şeye gücü yetendir.”[3] Tirmizî‘de ve Mâlik b. Enes‘in Muvatta‘ında ifâde “Duanın hayırlısı Arafe gününde yapılan duadır. Benim ve benden önceki Nebîlerin söylediği en hayırlı dua…” şeklindedir.[4]
Müslim‘in Sahîh‘inde Ebû Katâde‘den rivâyet edildiğine göre Rasûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her aydan üç gün, bir de ramazandan ramazana oruç tutmak yok mu? İşte bu, bütün senenin orucu demektir. Arafe gününün orucunu, Allah’ın o günden önceki sene ile o günden sonraki senelerin günahlarına keffâret yapacağını umarım. Aşûre gününün orucunu ise, Allah’ın o günden önceki senenin günahlarına keffâret kılacağını ümit ederim.”[5]
İmam Nevevî der ki: “Orucun önceki ve sonraki senelere keffâret olması, oruç tutan kişinin küçük günahlarının bağışlanacağıdır. Küçük hataları olmazsa büyük günahlarının hafifletileceğidir.”[6]
Arafe günüyle ilgili böyle sahih, hasen rivayetler varken asırlar içinde, özellikle bu değerli gün ile alakalı, bazı asılsız haberler yayılmıştır. Bu rivâyetlerinden birisinde güyâ Rasûlullâh‘ın (s.a.v.) şöyle buyurduğu belirtilmiştir: “Kim Arafe günü, her rekâtında besmele ile birlikte üç defa Fatiha, sonra yine üç defa Kâfirûn ve bir defa İhlâs sûresini okuyarak iki rekât namaz kılarsa, Allah o kimse hakkında şöyle buyurur: Şâhid olun ki ben onun günahlarını bağışladım.” [7] İmam Leknevî şöyle der: “… Nebiyy-i Ekrem Efendimiz adına söz uydurmak ve söylemediği bir şeyi O’na izafe etmek kayıtsız şartsız haramdır ve Cehennem azâbını gerektirir. Bu ister helâl ve haram, ister terğîb ve terhîb (teşvik ve sakındırma), ister başka bir hususta olsun farketmez. Böylece bazı cahil uydurucuların, “terğîb ve terhîb husûsunda Nebiyy-i Ekrem Efendimiz adına yalan söylemenin câiz olduğu, çünkü bunun O’nun lehine bir yalan olup aleyhine olmadığı” yönündeki zanlarının da bâtıl olduğu ortaya çıkmıştır.Yine aynı şekilde bu rivayetlerle sâbit olmuştur ki aynen söylemediği bir sözü O’na nisbet etmek gibi yapmadığı bir fiili kendisine nisbet etmek de büyük günahların en büyüklerindendir. Aynı şekilde âyet ve hadislerde Zât-ı Mukaddeslerinde mevcûdiyeti sabit olmayan bir fazilet ve mertebeyi O’na izafe etmek de büyük günahların en büyüklerindendir. Vâizler bu konuda uyanık olsunlar! İnsanlara konuşanlar, hatipler, emr bi’l-mâruf ve nehy ani’l-münker vazifesini icra edenler bu hususta çok dikkatli olsunlar!”[8]
DİPNOTLAR
[1] Ebû Ya‘lâ, el-Müsned, IV, 69; Münzirî, et-Tergîb ve’t-terhib,II, 200- 201; İbn Belbân, el-İhsân fi Takrîbi Sahîh-i İbn Hıbbân, Hadis no: 3842
[2] Nevevî, el-Minhâc Şerhu Sahîhi Müslim, VI, 142. Nevevî‘ye göre yılın en faziletli günü Arefe günü; en faziletli gece de cumhûra göre Kadir Gecesi‘dir. Haftanın günleri içinde en faziletli gün ise Cuma günüdür.
[3] Mâlik, b. Enes, Muvatta‘, Hac, 236; Abdürrezzâk, Musannef, Hadis no: 8125; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, II, 210
[4] Tirmizî, Deavât, 122; Münzirî, et-Tergîb ve‟t-terhîb, II, 419; Tebrîzî, Mişkâtü’l- mesâbîh, II, 28
[5] Müslim, Sıyam, 196; Ebû Dâvûd, Savm, 54
[6] Nevevî, el-Minhâc, VIII, 51
[7] İbnü‘l-Cevzî, Kitâbü’l-mevdûât, thk. Abdurrahman Muhammed Osman, Mektebetü‘s-selefiyye, 1. Basım, Medine, 1386/1966, II, 133; Suyûtî, el-Leâli’l-masnû’a fi’l-ehâdisi’l-mevdûa, thk. Ebû Abdurrahman Salâh b. Muhammed, Dâru‘l-Kütübü‘l-Ilmiyye, 1. Basım, Beyrut, 1417/1996, II, 52
[8] Abdü’l-Hayy el-Leknevî, el-Âsâru’l-merfûa fi’l-ahbâri’l-mevdûa, Dâru’l-Kütübi’l İlmiyye, Lübnan, 1405, s. 36

Yazar : imamoglumehmet
Yazar Hakkında : Ankara 1973 doğumluyum. Mamak İmam-Hatip Lisesinden 1991’de mezun oldum. 1996’da Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden İyi dereceyle mezun oldum. 1996’da Artvin’de öğretmenliğe başladım. Hâlen Ankara Keçiören Anadolu İmam-Hatip Lisesinde Meslek Dersleri öğretmenliği yapmaktayım.
Sitemizde En Çok Okunan İçerikler




Sitemizde En Çok Yorumlanan İçerikler




Videolar
'Mü'minûn Sûresinden Âhiret Sahneleri' Sohbeti
Lokman Aleyhisselâm'ın Öğütleri (1)
Lokman Aleyhisselâm'ın Öğütleri (2)
Âl-i İmrân Sûresi 190-195. âyetin tefsiri
Düğün Sohbeti
Suriye ve Mısır'daki Kardeşlerimiz İçin Dua
Ahir Zaman Müslümanına Notlar
Arşiv
Etiketler
Tavsiye Siteler
İmam Buhari Vakfı
İyiliğe Çağrı Yardım Derneği